21 Mar 2013

Nikon D800 incelemesi - 4

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

Önceki bölümden devam..

İMAJ KALİTESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

D800'ün imaj kalitesinin kendisine geçmeden önce onu neler etkiler ona bakalım.

ALLAH'IM GENE Mİ OKUYACAĞIZ? BIKTIK KARDEŞİM BİZE FOTOĞRAF GÖSTER !

Uyarı: Atarlı yazı 100 metre ileride...


1990 yeni bile sayılır, ondan önce koca koca teypler vardı. Şimdiki müzik çalarlar bit kadar, ama kafanın tamamını hapseden kulaklıklar var. Bunu şöyle algılıyorum: Eskiden söylenecek çok şey vardı (büyük teyp), şimdi bize şarkı diye yutturulanlar hikayeden bit kadar şeyler ama kafamız o kadar sarılı ki bunu normal karşılıyoruz. Aşağıdaki resim bir süredir ortalarda dolaşıyor. Aslında 3-5 ay önce daha iyisini görmüştüm ama onu saklamamışım:


Beyonce'da 6 yazar 4 prodüktör, Freddie Mercury'de 1 yazar 1 prodüktör. Sağdaki şarkı yerine Soldier of Fortune da koyabilirsin mesela.

Anladın sen? İngilizce bilmeye bile gerek yok. Yanlış anlamayın, Beyonce'u beğenirim. Sahne şovunu en iyi yapan 1-2 sanatçıdan biri. Sesi güzel, kendi güzel, dans var... Allah vermiş kardeşim. Ama şarkı nasıl? Söz var mı? Sana ne anlatıyor? Şarkını özeti şu: "Anam anam güzel anam, bu dünyayı kızlar yönetiyor". Şimdi de Freddie amcanın sözlerine bakın. Okumaya sıkılacaksınız belki ama adam birşey "anlatıyor". İçi dolu. Hatta daha eski şarkılara göre boş bile ama Beyonce'la karşılaştırınca... Freddie şöyle deyip bırakabilirdi belki:

Mama, doesn't really matter (Anam, önemli değil)
Mamaaaaa ooooohhh (Anam, ooooh)
Didn't mean to make you cry (Seni ağlatmak istemedim)
Open your eyes! (Aç gözlerini!)

Nasıl? Al sana mis gibi 5 dakikalık şarkı. Anlamı? Anlama gerek yok, maksat muhabbet. Ne gerek var 25-30 satır söze? 4 satır iki dımtıs. Eğlenceli mi? Evet.

Gençlik (aslında bütün halk) böyle bir bombardımana maruz kaldığı için (ucundan biz de maruz kaldık ama bir kısmımız sağ kurtulmuşuz) doğal olarak "abi D800 alıyım mı, IS0 25,600'de nasıl?" diye sormaya başlıyor. "Bana laf anlatma, hangisi iyi onu söyle hadi hadii. Uzatma çabuk acelem var hadi dedim sana!". Sanırsın ki uzaya roket fırlatacak eğik atış hesapları yapıyor zamanı yok.

Okullardaki Türkçe derslerini sıkıcı şeylerle doldurursan ve kitap okumayı teşvik etmek yerine ekranlara Acunlar'ı Nihat Doğanlar'ı Seda Sayanlar'ı doldurursan, "yazar" diye sakallıları (ve karılarını), jölelileri burnumuza dayarsan alacağın sonuç budur. Zamanın standardı böyle. Amerika'da da durum aynı. Kafanı annenin babanın evinden çıkardığın anda karşında ya Rihanna ya Justin Bieber. "Ahanda bak normal olan bu, sen bunlarla oyna. Diğer işleri bize bırak". Türkiye'de bunun uzantısını "siyaset yapacaksan meclise git okulda/forumda/işyerinde/sokakta siyaset olmaz" şeklinde duyabilirsiniz.

Suç halkta değil, yönetenlerde. Bir filozof şöyle demişti: "Ya filozoflar yönetici olmalı ya yöneticiler filozof." Laf tam böyle değil ama ben basitleştirdim.

GELDİK TEKNİK İMAJ KALİTESİNİ NASIL YÜKSEK TUTACAĞIMIZA

Ne anlatıyorum ben: D800'den mükemmel imaj kalitesi alabilirsin, ama nasıl alacağını bilmek lazım. Ayrıca her koşulda aynı kaliteyi vermiyor, bazı durumlarda daha ucuz bir DSLR ya da aynasız bile yeterli. İşte bu sayfada bunlardan bahsediyorum.

Herkesin bildiği konuları yazmaya gerek yok... Ama gene de yazalım. Aşağıda yazdıklarım bütün DSLRlar için geçerli, D800 için (ve aslında 24MPlik DSLRlar için de) ayrıca önemli:

- Olabildiğince düşük ISO kullan. Tamam yeni DSLRlar yüksek ISO'da eski nesilllere göre çok daha iyiler ama "en iyi imaj kalitesi" arıyorsan ISO değerini olabildiğince düşük tutmakta fayda var. D800'ün meşhur imaj kalitesi ISO100-ISO200 aralığında geçerli, ondan sonra diğer amcalar D800'ü yakalamaya başlıyor (D800 sahiplerini üzmedim inşallah). Düşük seviye detay kaybı (Low-level detail smudging) denen şey büyük baskılarda ya da sıkça kesme alıyorsanız önemli.
- Elin titremeyecek kadar yüksek perde hızı kullan. Daha önceki sayfalarda da bu konudan bahsetmiştim. 36 milyon pikselin hepsini görebilmek için (ki aslında pratikte mümkün değil ama teorik konuşalım) titreşim olmaması lazım. Mümkünse üçayak (sağlam birşey) kullanmak en iyisi. Üçayağın sağlamlığı en zayıf halkasına bağlı, yani en sağlam üçayak ayaklarına 50TL'lik uyuz bir kafa takıp D800+400mm kullanmaya çalışırsanız... Olmaz... Üçayak kafası sağlam diyelim, makineye bağlanan parça (vidalı olan, kafadan ayrılıp makinenin altına takılan ufak parça) kafaya sağlam oturuyor mu? Makinede grip var mı? Grip-makine bağlantıları ne kadar uğraşırsan uğraş zayıf, üçayak kullanırken grip kullanmayın. Ayrıca üçayak kullanırken kumanda (veya gecikmeli çekim) ve ayna gecikme (veya canlı önizleme) ya da Pozlama Gecikme Modu'nu (D4) kullanmayı ihmal etmeyin. D800'ün ayna mekanizması D700'den daha az titreşim yaratsa da sonuçta tam kare bir makinenin aynasından bahsediyoruz, titreşim yaratması kaçınılmaz. D4 ayarını kullandınız, zaman gecikmeli çekim yaptınız ve aynayı kilitlediniz; hala titreşim görüyorsanız üçayağı sevmediğiniz birine hediye etmenin vakti gelmiş demektir.
Üçayak kullanımı ve seçimiyle ilgili basit bir-iki şey yazmıştım onu okumanızı tavsiye ederim.
- Doğru pozlama yap. D800'de gölgeleri 5 stop bile açabildiğin haberleri interneti kasıp kavuruyor ama bunun "son çare" olarak kullanılması gerektiğini çok az kişi söylüyor. Bu yazının ilk sayfasında ne demiştim: "D800 yokuş aşağı giden buharlı şimendifer". Tabii ki pozlaman her zaman doğru olmalı. Düşük pozlama yapmak, tüm sayısal algılayıcılarda olduğu gibi, D800'ün potansiyelinin tamamını kullanmamak demek. Çekim yaptıktan hemen sonra histogramları kontrol etmek bunu büyük oranda çözer. Yalnız unutmayın, patlamaları iyi kontrol edin.
Başka bir örnek: Optik bakacın solundaki mandalı gördünüz mü? O parça süs değil, arkadan gelen ışıkların pozlamayı etkilememesi için bakacı kapatmakla görevli. Pozlamayı kontrol eden algılayıcılar optik bakacın dibinde, bu yüzden oradan gelecek bir ışık demeti pozlamayı etkileyebilir (ya da etkilemez, ama neden işi şansa bırakasın?). Demek ki örneğin üçayaklı çekimlerde kullanmak iyi birşey :)
- Işık saçılmasına dikkat et. Tam doğru olmasa da ben buna kısaca "f8'i pek geçme" kuralı diyorum. Sahne gerektiriyorsa (geniş net alan derinliği gerektiren manzaralar - ki hepsi gerektirmez, uzun pozlamalar, makro vs..) elbette diyaframı kapatacaksın ama "mümkün olduğunca" f8 ve altında kalmakta fayda var. D800E için f5.6 diyorlar, bilmiyorum ben D800E kullanmadım.
"Manzarada yüksek diyafram kullanmak lazım" kuralı her zaman geçerli değil. Eğer çekeceğin manzara çok uzaklardaysa ve yakınlar kadraja girmiyorsa diyaframı hiç korkmadan objektifin en keskin haline getir çünkü bu gibi durumlarda net alan derinliği çok geniş oluyor. f4 ile de manzara çektiğimi biliyorum.
İlk örnek f16, ikincisi f5.6. İkisi de makineden çıkma JPEG, keskinlik ayarı 5. f16'da olmayıp f5.6'da olan birçok ufak detay var. Bazı durumlarda detay kaybı daha yüksek oluyor.

- Mümkün olduğunda RAW çek. Kartta yer sorunu yoksa en kaliteli RAW (14-bit kayıpsız sıkıştırılmış RAW yeterli) yer sorunu varsa en üst kalitede JPEG çekmek. RAW çekmenin bir avantajı da pozlama hatalarını düzeltmenin ya da yüksek kontrastlı sahnelerde detayları geri getirmenin daha kolay olması. D800'ün RAW dosyaları şu ana kadar kullandığım en esnek dosyalar, adeta lastik gibiler; uzat kısalt eğ bük, bozulma çok az oluyor.
- Düzgün odaklama yap. Açıkçası geniş diyaframlı telefoto objektiflerde (100mm ve üzeri diyelim) elle odak yapmanızı tavsiye etmem. Rokinon 85mm f1.4 D800 üzerinde çok iyi ama doğru odaklama yapmak çok zor oluyor. Zeiss 100mm f2.0 makro kullananlara da kötü bir haberim var: O objektifin mükemmel çözünürlüğünü elde çekimlerde almak çok zor (en azından geniş diyaframlarda) çünkü en ufak bir odak kayması bile çözünürlüğü etkiliyor. Elde çekerken odağı doğru yaptın diyelim, öne-arkaya 1-2 milim oynamak bile düşük seviye detayları yumuşatıveriyor. 2 gün boyunca Nikon AF-D 180mm f2.8'yi manuel kullanmaya uğraştım. 36MP'de %100 bakarsan bariz odak hataları var ki elim titrek de değildir. Seri çektiklerimde arada tek-tük doğru odaklanmışları görünce diğer bulanık olanların odak hatasından kaynaklandığını anlıyorum. Aynı fotoğrafları 12MP'ye indirince sorunların %90'ı gidiyor.
Otomatik odaklı objektiflerde de eskiden varolan sorunlar artıyor. 12MP'lik gövdede odak hatası yapmayan objektifim 36MP'de hatalı odak yapıyor. Mesele şu: Piksel boyutları ufaldığı için objektifteki ufak hatalar bile büyüyor. Bunu nasıl anlıyorum? 36MP'yi 12MP yapıyorum ve tatatataaaa: Sorun gitti. Sen "göze odak yaptım" dersin ama objektif aslında kirpiğe odaklamıştır. Ufak ekranda göremezsin, anca büyük ekranda %100 bakınca belli olur. Dar diyafram kullanmak bu sorunu büyük oranda çözüyor olsa da çoğumuz f1.4-2.8 çalışmayı seviyoruz (hani böyle arkası bulanık bulanık, buharlı gibi falan).
- Objektifler ve algılayıcı temiz olsun. Yani...
- Düzgün bir objektif kullan. D800'ün 36MP'lik dosyalarını ufaltarak kullanıyorsanız birçok sorun kayboluyor ama D800'ün gerçek gücünü görmek için "iyi" objektif kullanmak en iyisi.

JPEG ÇEKENLER İÇİN

En iyi sonuç için RAW çekin dedik ama D800'ün JPEGlerini iyi ayarlarsanız tatmin edici sonuçlar alabiliyorsunuz.

JPEG BOYUTLARI

D800'de 3 tip JPEG boyutu var: 36,2MP, 20,3MP ve 9MP. Bunun yanında 3 tip JPEG sıkıştırması var: İyi, normal ve temel. Yetti mi? Yetmedi. Ek olarak JPEG sıkıştırmasını "En iyi kalite" ve "Boyut öncelikli" olarak da seçebiliyorsunuz. Yani toplarsak D800'den 18 tip JPEG alabiliyorsunuz... Diyecektim ama bu kadarla bitmiyor. FX, DX, 5:4 ve 1.2x kesme çarpanlı modları hatırladınız mı? İşte bu her mod için de aynı JPEG boyutları var. Bu sayede D800 farklı boyutlarda ve sıkıştırmada tamı tamına 72 tip JPEG oluşturabiliyor! Ama, ama... Bitmedi. Film modunda algılayıcının daha ufak bir boyutunun kullanıldığını hatırladınız mı? Film modunda FX'te 3 ve DX'te 3 olmak üzere toplam 6 farklı JPEG boyutu var. Bunları eklerseniz D800'den 108 farklı boyutta ve skıştırmada JPEG alabiliyorsunuz :) Bu bilgiye ihtiyacınız var mı? Bilmekte fayda var.

Not: Bir gereksiz bilgi daha: D800'den 24 farklı tipte RAW alabiliyorsunuz. Bunlar (FX, DX, 5:4, 1.2x) + (14-bit, 12-bit) + (sıkıştırılmamış, sıkıştırılmış, kayıpsız sıkıştırılmış) seçeneklerinin kombinasyonu. Keşke bunlara ek olarak Canon'daki gibi sRAW da olsaymış...

"Boyut öncelikli" seçeneğinde D800 dosya boyutunu belli sınırlar içinde tutmaya çalıştığından detaylı sahnelerde detay kaybı yaşayabilirsiniz. Bildiğiniz gibi (ya da ilk defa duyacaksınız) çok fazla detay içeren sahnelerde JPEG boyutu daha fazla olur. Düz bir duvarı çekin, sonra aynı kadraja bol yazılı bir dergiyi sıkıştırın ve JPEG dosyaların boyut farkına bakın. Yüksek ISO'da da dosya boyutu artar çünkü oluşan gürültü "yalancı detay - false detail" denen şeyin oluşmasına yol açar, bu da dosya boyutunu arttırır. Eğer gürültü gidermeyi arttırırsanız dosya boyutunu azaldığını göreceksiniz. İşte böyle durumlarda (fazla detay içeren sahnelerde) "boyut öncelikli" seçenek dosya boyutunu arttırmak istemediği için bazı detayları es geçecek. Portre benzeri çekimlerde fazla detay olmuyor, bu yüzden "En iyi kalite" ve "Boyut öncelikli" arasında fark göremeyebilirsiniz.

Genel bir tavsiye isterseniz: ISO100 ve ISO800 arasında JPEGlerde iyi ve normal sıkıştırma kullanmak bir sorun yaratmıyor. Hatta "boyut öncelikli" sıkıştırmayı bile seçebilirsiniz. D800'ün JPEG motoru bu ISO değerlerinde iyi iş yapıyor. 20,3MP ve 9MP çekiyorsanız "temel" sıkıştırma yapmanız da çoğu durumda sorun yaratmaz.

Böyle yazıyla anlatmak yerine bir tablo ile anlatmak daha basit galiba:


Tablo basit. Tam çözünürlükte ISO6400'ün üzerine çıkmanızı pek tavsiye etmem. 20 ve 9MP'de herhangi diğer bir tam kare DSLR kadar performans alabilirsiniz. Ayrıca bunları "son çare" olarak düşünüp en yüksek JPEG kalitesi kullanmakta fayda var.

KESKİNLEŞTİRME

Bayer filtresinin getirdiği güzelliklerin yan etkilerinden en önemlisi fotoğraftaki ufak detayların bulanıklaşması. Bu sorunu da keskinleştirme ile aşmaya çalışıyoruz. En güzeli bunu sonradan bir yazılımla yapmak ama "hemen makine çıktısını kullanayım" diyenler için bu konuyu açıklayalım.

D800'de keskinleştirmeyi "Picture Controls" menüsünden yapıyoruz. Bu menüye ulaşmak için LCD ekranın sağ tarafında üzerinde "anahtar" olan düğmeye basıyorsunuz. Sonra istediğiniz stili seçip sağ oka basıyorsunuz ve buradan keskinleştirme ayarlarını yapıyorsunuz. D800 10 kademeli keskinleştirme yapabiliyor: 0-9 arasında. Ayrıca "A", yani "otomatik" ayar da seçebilirsiniz, bu durumda D800 sahneyi analiz eder ve keskinliğe kendi karar verir.

Eğer JPEG dosyasına sonradan dokunmayacaksanız 0-9 arasındaki değeri "genelde" 4-6 aralığında tutmak iyi sonuçlar veriyor. Dosyayı sonradan işleyecekseniz keskinliği minimuma alın. Özellikle sonradan işleyeceğiniz yüksek ISO çekimlerinde keskinliği 0'a almanın büyük bir avantajı var: Daha az gürültü. 0 keskinlikte gürültü miktarı keskinleştirme yüzünden artmayacağı için sonradan işeyeceğiniz fotoğraflarda daha az gürültü olacak. Aşağıdaki ilk örnekte keskinleştirme 0, ikincide 9. ISO12,800, %100 kesme.







İkinci örnekte renk gürültüsü kadranını (Color) biraz daha arttırmama rağmen daha fazla gürültü var çünkü keskinleştirme sırasında gürültüye de aynı işlem uygulanıyo, bu yüzden gürültü ve kumlanma daha da büyüyor. Yani neymiş? Yüksek ISO'da keskinliği azaltmak lazım.

Önceki sayfalarda D800'ün LCD'sinin %100 büyütmede biraz bulanık olduğundan bahsetmiştim. Eğer LCD'den canlı önizleme kullanıp elle odak yapıyorsanız keskinliği yüksek tutmak bu sorunu bir miktar çözüyor çünkü ekranda keskinleştirilmiş görüntüyü görüyorsunuz.

Bir ek: Yüksek keskinleştirme moire etkisini arttırıyor. Sadece D800E değil, zaman zaman D800'de de moire görebiliyorsunuz. Sanıyorum D800'deki AA filtresi de zayıf.

GÜRÜLTÜ AZALTMA

Gürültü azaltma işlemi JPEG kalitesini etkileyen faktörlerden biri. D800, 5DMarkIII gibi makinelerde bu ayarı yüksek tutmayı sevmiyorum çünkü makinenin gerçek performansını göremiyorsunuz.

D800'de 2 çeşit gürültü giderme var: Uzun pozlama KA ve Yüksek ISO KA (KA'nın "Kumlanma azaltması" olduğunu tahmin ediyorum). Uzun pozlamada sorun yok, bu ayarı tabii ki "Açık" halde tutuyoruz ki kırmızı-beyaz piksel görmeyelim.

Yüksek ISO KA'da 4 seçenek var: Yüksek, normal, düşük ve kapalı. Bu ayarların hangi ISO aralığında neler yaptığına gelirsek:

Yüksek: ISO1600'e kadar yüksek gürültü azaltma, ISO1600'den sonra "çok" yüksek gürültü azaltma.
Normal: ISO1600'e kadar orta seviyede gürültü azaltma, ISO1600'den sonra yüksek gürültü azaltma.
Düşük: ISO1600'e kadar az gürültü azaltma, ISO1600'den sonra orta gürültü azaltma
Kapalı: ISO1600'e kadar gürültü azaltma yok, ISO1600'den sonra az gürültü azaltma.

Not: "ISO1600'e kadar" derken "ISO1600 hariç".

Gördüğünüz gibi ISO1600 ve sonrasında gürültü gidermeyi kapatsanız bile bir miktar uygulanıyor. Tabi yukarıda bahsettiğim şeyler sadece JPEG ve TIFF için.

Ben genelde "Düşük" ayarda bırakıyorum. D800 bu ayarda gürültü giderme işini bayağı iyi beceriyor. Çok yüksek ISO'da da kendi işimi kendim hallediyorum, makinenin gürültü azaltmasına güvenmiyorum. Eğer ufak boyutlarda çekiyorsam (20MP ya da 9MP) gürültü azaltmayı kapatıyorum çünkü piksel sayısını azaltınca gürültü de büyük oranda halloluyor. Keyfinize kalmış, deneyerek hangisinin en iyi olduğunu bulmak en iyisi.

Ve, ve, ve.. Tabii ki en iyisi bu ayarı tamamen kapatıp gürültü azaltmayı sonradan yapmak.

KARŞITLIK (KONTRAST)

Gene deneyip bulunacak bir ayar. Bu ayarda kabaca en parlak nokta ve en karanlık noktayı belirliyorsunuz.
Ben genelde bunu düşük tutup sonradan PC'de açma taraftarıyım ama "sonradan uğraşamam" derseniz standart ayarda tutmak da kötü değil. D800'de bu ayarı -3 ve +3 arasında tutabiliyorsunuz. Ayrıca "A" modu da var (otomatik). Bu ayarı ne kadar yüksek tutarsanız sonradan müdahale imkanınıa azalır; parlak bölgelerin patlama olasılığı ve gölgelerdeki detayların kaybolma olasılığı artar.

PARLAKLIK

Bu ayarın gerçekten "parlaklık" olduğunu sanıyordum, yani histogramdaki değerleri tutup sağa taşıyacağını düşünüyordum ama bu ayarın aslında yaptığı şey Gamma değerleriyle oynamak. Bu ayara pek dokunmuyorum.

DOYGUNLUK

Otomatik ("A"), -3 ve +3 arasında seçebiliyorsunuz. Düşük seviyeli makinelerdeki cart renkleri seviyorsanız bunu arttırabilirsiniz. Ya da sahnedeki renkler biraz donuksa renkleri canlandırmak için de kullanabilirsiniz. Ben JPEGle sonradan oynamayacaksam karşıtlığı bir düşürüp doygunluğu bir ya da iki arttırıyorum. Neden? Canım öyle istiyor :) Düşük kontrastlı ama renkli pozlar hoşuma gidiyor.

TON/TONLAMA

D800'ün kırmızı, mavi ve yeşili nasıl yorumlayacağını buradan ayarlıyorsunuz. İsterseniz bu renkleri JPEGde farklı yönlere kaydırabilirsiniz. Sahnede farklı ışık kaynaklarından kaynaklanan renk kayması varsa ve bunu beyaz ayarıyla düzeltemiyorsanız bu ayarı kullanabilirsiniz. Ben şimdiye kadar bir ihtiyaç hissetmedim. Ek olarak, ilginç efektler elde etmek için de kullanabilirsiniz.

+3 değerinde kırmızılar coşuyor, sarılar biraz yeşile çalıyor. -3 değerinde kırmızılar magentaya yaklaşıyor, sarı portakala ve maviler iğrenç "cyan" rengine dönüyor.

Siyah/Beyaz çekimlerde (aslında "Monokrom", yani gri tonlarından farklı tonlar da kullanabilirsiniz) bu ayar ile renk tonunu ayarlıyorsunuz. Sepia, Kırmızı, Sarı, Yeşil, Kırmızı Mor gibi ilginç tonlarda fotoğraf çekebiliyorsunuz.

Bence özel bir amacınız yoksa dokunmayın. + ve - ayarların farklı renkler üzerinde farklı etkileri var, bu yüzden kullanmak kolay değil.

PICTURE CONTROLS

Aslında yukarıda bahsettiğim ayarlar Nikon'un "Picture Controls" ayarlarıyla ilgili. Bu konu hakkında daha detaylı konuşmak gerekli çünkü başlı başına bir yazı konusu, o yüzden kısa kesip birkaç örnek göstereceğim:


Standart
Standart az kontrastlı
Standart çok kontrastlı
Nötr
Canlı (kımıl kımıl)
Portre
Manzara
Monokrom (Siyah-Beyaz tonlama)
Monokrom (Sepia tonlama)
Monokrom (Yeşil tonlama)

Yukarıdaki örnek sahnenin çok faydalı olmadığını biliyorum. Gönül isterdi ki çiçekler olsun, mankenler olsun, renkli kalemler olsun, tüyler olsun vs.. Ama gönül bu, ota da konar...

Peki bunlardan hangisini tercih edelim? Benim favorilerim günlük turistik ve eş-dost çekimleri için Standart (-1 kontrast +1 doygunluk), daha ciddi ve sonradn işleyeceğim çekimler için Neutral (renkler daha doğru ve daha düşük kontrast), manzara için Manzara. Portreler için Portre modu var ama... Bilemiyorum... Renk seçimi ya da beyaz ayarı kırmızı-pemba arasına çalıyor, bu mod yerine portrelerde Neutral kullanıyorum.

Monokrom'dan ilginç sonuçlar alabilirsiniz. Özellikle kontrast ve filtre ayarlarıyla çok farklı siyah-beyaz sonuçlar almak mümkün. Örneğin kontrast değerini en aza getirip bir ayar yaratın ve onu kaydedin, sonra kontrastı en yukarı çekip farklı bir ayar kaydedin. Böylece "düşük kontrastlı" ve "yüksek kontrastlı" iki adet siyah-beyaz tonlamanız olacak. Deneyin ve görün. Ve denemeye devam edin...

MAKİNE İÇİ DÜZELTMELER

D800'deki EXPEED-3 sistemi JPEG ve TIFFlerde renk bozulmaları (Chromatic aberration), köşe kararması ve geometrik bozulmaları (bombelik örneğin) düzeltebiliyor. Bunlardan renk bozulmalarına Türkçe çeviride "renk dağılması" demişler, biz de öyle devam edelim. Renk dağılması otomatik olarak düzeltilebiliyor, yani hangi objektifi takarsanız takın D800 bunu düzeltebiliyor. Köşe kararması sadece G ve D objektiflerde (DX objektif olmayacak) ve FX modda geçerli. Geometrik bozulmalar ("Otomatik dağılma kontrolü" denmiş çeviride, ne dağılıyorsa artık...) sadece G ve D objektiflerde geçerli. "DX Crop" modu açıksa DX objektifleri de düzeltiyor.

Otomatik dağılma kontrolünü kapatma taraftarıyım çünkü bakaçtan gördüğünüz görüntü tam doğru olmuyor, makine JPEG'de bunu sonradan düzelttiği için gerçek kadrajı kontrol edemiyorsunuz. İlla açık bırakacaksanız kadrajın tamamını doldurmayıp kenarlardan biraz boşluk bırakmaya çalışın.


SONRAKİ SAYFADA KARŞILAŞTIRMALARA GEÇİYORUZ. KARŞILAŞTIRMADA KULLANILAN GÖVDELER: NIKON D800, OLYMPUS OM-D EM-5, SONY NEX-5N, CANON 5D MARK III.


8 yorum:

  1. blogspot.no adresini nasıl aldın?

    YanıtlaSil
  2. Tarzına ve emeğine hayran kaldım. Eline sağlık.Merakımdan soruyorum meslek nedir?

    YanıtlaSil
  3. Bilgiler için çok teşekkürler. D800'de geniş açı lens kullanırken, sol tarafta netleme problemi olduğu konusunda çok yazı okudum. Siz bunu test edebildiniz mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk sayfada "ODAK HATALARI" başlığında söylediğim konu bu. Yeni makinelerde daha az görülüyor ama gene de karşılaşan var.

      Sil
  4. Teşekkürler bir D800 sahibi olarak birçok yeni bilgi öğrendim. İş dönüşü makinemi alıp kurcalamak için sabırsızlanıyorum.

    Niyazi Özdemir

    YanıtlaSil
  5. Keskinlik sıfır olunca daha az gürültü olmaz, gürültü ikisinde de aynıdır ve keskinlik ayarı ile alakalı değildir.

    Keskinlik açık olanda gürültü başta daha ''keskin'' olarak görünür diğerinde o kadar görünmez, ama işlerken diğeri kadar keskinlik verilirse onun da gürültüsü görünür olacaktır.

    Öte yandan keskinliğin kapalı olması işleme yaparken daha esnek olmamızı sağlar, belki o kadar gürültü görmek istemeyenler daha az keskinliğe razı olacaktır.

    Bir çok insan lenslerinde var olan odak kaymasından, af tuningden habersiz hayatını sürdürüyor, ve 'daha keskin lens' peşine düşüyor ne yazık ki.

    İso nun net fotoğrafa zararı çok büyük. bunu bir çok insan bilmez. reklamlarda 6400 a kadar temiz görüntü vs gibi gazlara gelip oto iso gece gündüz açık devam edenler var.

    Düşük iso tavsiyenize yüzde yüz katılıyorum. iso nun ve buna bağlı kumlanmanın fotoğraf üzerinde derinlik algısını azaltan, uzak ve yakını tek düzlem haline getiren bir kaplama etkisi var, bu 1,4 1,8 gibi hızlı lenslerin sağladığı 3 boyut etkisini yok eden en önemli şey.

    Bir de makinelerin anlı şanlı dinamik aralıkları iso 800 den sonra sıfır noktalarına doğru hızla iner.
    şu linkte görülebilir:

    http://d600.org/wp-content/uploads/2012/09/nikon-d600-dynamic-range-results.jpg

    özet: iso gerekmedikçe kullanılmamalıdır.

    YanıtlaSil